Kaz dağları siyanürlenirken, Muzur dağları zehirlenme kuyruğuna girmiş bekliyorken, Karadeniz Akdeniz Ege alev alevken, Sinop Mersin siyanürü hafif bulup radyoaktiviteyi tercih ederken, dereler kurumuş, nehirler zehir taşırken, zehirlenmiş toprağın havası herkesleri kavururken, ocağına kanser ateşi düşmeyen kalmamışken, Hiroşima günlerine geri sayılırken, edindiği minicik kazancın başarısı ile bayram edenler "direnişlere destek vermek gereksizdir" diye grup kararları alırken, ben Papaya çekirdekleri ile uğraşıyorum. Dünyaya kefen biçenler ise her yerde tam gaz çalışıyor. Cehennem ateşi Brezilya’da Kolombiya’da alev alev; dünyanın ciğeri Amazon ormanları yanıyor. Hindistan, Çin tutuşmuş, ahalisi aman Allah kaçacak delik bulamıyor. Kuzey kutbunun buzulları eriyor ama yangını söndürmek için değil bu sular, bütün kıyı şehirlerini basıp yok etmek için. Nuh tufanına geri sayım da başladı da hepsi bu kadar olsa iyi. Alaska buzullarının beyazlıklarına kar yerine plastik kristalleri yağdığını keşfetti bilim insanları. Meğerse o tertemiz sandığımız el ayak değmemiş buzullar tıka basa plastik tozuyla dolmuş. Plastiğin bunca ufalanıp toza dönüşmesi yüzyıllarca sürüyor, varın sonun başlangıcının ne zaman başladığını siz tahayyül edin. Henüz parçalanamamış plastiklerin tonlarcası, trilyonlarcası okyanuslarda yüzüp duruyor: Bu kirliliğin yarattığı tahribat, deniz canlılarının bütün soyunu sopunu tehdit eder boyutta. Bu gidişle balıklar gidici, buzullar gidici, ormanlar ağaçlar gidici, sular gidici, tarım hayvancılık zaten çoktan mevta, bir tek biz varız kalıcı. Ne yiyip içecek, nerede barınacaksak gayri. İnsanlar, kurdukları bu top yekün yıkım düzeninin kendilerinin de yok oluşunu hazırladığını anlayamadan, gündelik hayhuyu sürdürmeye devam ediyor. Bir yeni yetmeyse, açık denizde küçücük bir tekneyle yolculuk yapıyor, haftalardır, inatla, dirençle. Şimdiki kuşak diye diye kendilerine methiyeler yazanlara inat, bazı çocuklar aktif iklim eylemcisi oldular. Bu düzen böyle sürmeyecek, yakında yok olacak, diyor onlar. Biz büyünce de yaşamak istiyoruz, diyorlar. Kendilerine yaşayacak bir dünya kalabilsin diye, büyüklerine rağmen harekete geçti çocuklar. Greta, gelmiş geçmiş en etkili eylemci. Tek başına çıktığı dünyayı kurtarma yolculuğunda, şimdi milyonlarca (evet milyonlarca) çocuk eşlik ediyor ona. O dünyanın en önemli sözlerini söylüyor. Büyünce yaşayabileceği bir dünya olsun diye uğraşıp didiniyor. O bir Asperger. O nedenle mimikleri künt, o nedenle az lafla konuşuyor. Bu sakat kızı mı dinleyeceğiz diyor, para uğruna doğaya yaptığı kötülükler bir bir ortaya dökülen bir güney Amerikalı politikacı. Bir sakat kızı mı dinleyeceğiz yani? Greta cevap veriyor. Bak, dinlediniz bile. Bu bizim güçlü ve haklı olduğumuzu gösteriyor, sizin değil. Dünya Greta’yı dinliyor. Greta tam bir senedir konuşuyor. Meselenin vehametini sağır kulaklara anlatıyor. Onun damıtılmış sözleri dünyanın en güçlü sesine dönüşmüş durumda. Onu önce çocuklar duydu. 2019 Martında, dünyanın dört bir yanında, tam 125 ülkede 2 milyona yakın öğrenci, iklim felaketine dikkat çekmek için okul kırıp meydanları doldurdu. İklim grevi yayılıyor, meşrulaşıyor çocuklar sayesinde. Bu eylemin gücü ile Greta, Dünya Barış Ödülünü aldı. Asperger’in şanına uygun olarak, o dur durak bilmeksizin yoluna devam ediyor. Asperger iletişim sorununun adıdır bir anlamda. Greta iletişimin şahını gerçekleştiriyor tek başına. Ben tek başıma ne yapabilirim ki, diyenlerin inadına. Greta, benzin/mazot kullanmayan, kendi enerjisini kendi üreten bir tekne ile devasa dalgalarla boğuşarak, okyanusta seyahat ediyor, Şimdiki rotası New York. 20 Eylül haftasında iklim konferansında konuşmaya gidiyor. Çocuklara aferin demek, onları alkışlamak yetmez, artık sıra büyüklerin harekete geçmesinde diyecekmiş 20 Eylülde ve bütün dünyada iklim eylemleri başlayacakmış ardından. Dünyanın ısınmasını durdurabilmek için bilinçli olan herkes bir şeyler yapacak önümüzdeki ay, yapmalı da zaten. Kimi petrol şirketlerinin pompalarının önüne yatacak. Kimi bu şirketlerdeki yatırımlarını geri çekecek. Kimi ağaç dikecek, bulabildiği her yere. Kimi meydanları dolduracak, yürüyecek, bisiklete binecek, şarkılar söyleyecek. Plan yapan yapana. Türkiye’de de çocukların oluşturduğu benzer bir hareket var, bir kız çocuğunun başı çektiği. ( Atlas Sarrafoğlu 11 yaşında) Onlar da plan üstüne plan, eylem üstüne eylem yapıyorlar, göbekçi basının yansıtmadığı. Ne yapılsa az, dahasına gerek var diye, kim ne yapabiliyorsa onu yapsın diye, Maraton meşalesini o müstehzi gülümseyişli çocuk taşıyor, aylardır. New York zirvesinde konuşacak o. 20 Eylül’ü sakın unutmayın. O gün tarih yazılırken, payınıza düşeni yapmaktan da sakın ha geri bırakmayın kendinizi. Meydanlar ne işe yarar ki diye düşünenler varsa hala diye, ben de Papaya tohumlarının fotoğraflarını paylaşıyorum işte. Papaya çekirdeklerinde olanı anlayabilmek için. Dalından koparılmış da olsan, tam ortadan kesilip korunaklı yuvandan yoksun bırakılmış da olsan, bir araya gelince, birbirine yaslanınca, sırt sırta verebilince sağ kalınabileceğini, yoksa kuruyup gitmenin kaçınılmaz olduğunu bana Papaya öğretti diye. Ben 20 Eylül günü Papaya ağacı dikeceğim dikebildiğim her yere. Aynısını yapmak isteyenler olursa diye başkalarına da tohum dağıtmaya başladım bile. Nazım Usta uyarınca; yetiştirmeyi beceremesem bile, hiç değilse bir umudum olsun, yaşama dair diye. Greta’nın kendinden büyük laflarından biri ile bitirmek istiyorum: ‘Eviniz yanıyormuş gibi hareket etmenizi istiyorum, çünkü yanıyor!’
NOT:İklim hareketi 2019 aktivitelerini bilmek isterseniz, bu
adreste özeti var.
Yazının Facebook Sayfasındaki
bağlantısı. |