GERİ

Kremalı kahve sevenlerden misiniz?

Aşçılar pastalarına katıyor ya da meyve salatalarının üzerine sıkıyor Whippit’i, baristalar da havalı kahve sunumlarında kullanıyor. Filmlerde falan görmüşsünüzdür, çocuklar ve gençler diş macununkine benzeyen tüplerden ağızlarına bazen de birbirlerine üstüne başına sıkıp eğleniyorlar. Bildiğiniz krema işte. Ancak siz evde sütten krema yapsanız ona hiç benzemez. Kızım yaş pasta sevmez kremayı da ağzına değdirmez ama ben bayılırım. İşte o bembeyaz pofudukluğun nedenini de kendi sevme nedenimi de yeni öğrendim.

Diş hekimleri hastalarını sakinleştirmekte kullanıyor N2O yani Nitröz Oksiti. “Gülme gazı diye bilinen N2O ile doldurulan balonlar bazı partilerde elden ele gezdirilip solunarak neşe dağıtılıyor. Budistler tapınaklardaki mum ve tütsülerde bolca N2O kullanıyor. Romantik yemeklere eşlik eden kokulu mumlarda da eksik değil.

Mum ve tütsülerin keyif vericiliği zaten malum da, tarikat ehli de ayinler sırasında cennetin kokusunu duyarak mest olduklarını söyler. Ben de o lâf yüzünden ayin düzenleyenlerin ortamın havasına ne gibi gazlar katarak o çılgınlık aşamasına erişilmesini sağladıklarını hep merak ederim. Bilmem bizim tarikatların gizli gaz kokteyllerinde de var mıdır gülme gazı?

Avrupa’da da çok yaygınmış ama en çok Amerikalılar kullanırmış, hele New Yorklular bayılırmış gülme gazına. Hayatının hiç değilse bir döneminde kullanmayan Amerikalı nerdeyse yokmuş. Çünkü hızla kafa yaparmış; hem neşelenir hem de bağımlısı olurmuşsunuz N2O’nun.

Pastanın kremasıyla nitratın gazı ne alaka demeyin. Whitpit yani “whipped cream” yani tüpteki krema N2O gazıyla sıkıştırılarak özel olarak paketlendiği için öyle pofuduk olurmuş. Bu gaz kimyasal açıdan yağ sever olduğu için kremanın yağı ile birleşir ve o köpüksü görünüme bürünürmüş. Erken yaşta bu kremalara alışan çocuklar (bu alışma lâfına dikkat) başka yemekleri yemeği reddettiği için aileleri her türlü yiyeceğin üzerine bu kremaları boca edermiş.

Gençler de Whitpet denilen minik metal tüplerde doğrudan N2O satın alır, ya doğrudan şişesinden ya da balonlara doldurup koklayarak kafa yaparmış. Şimdilerde New York’ta bu N2O tüplerinin 21 yaşından küçüklere satışı yasaklanmış. Ancak internette hattâ köşe başındaki marketlerde bile satışı olduğundan üstelik çok da ucuz olduğundan erişimi o kadar da zor değilmiş. Sonuçta Amerika Birleşik Devletleri’nde 13 milyon (evet milyon) gülme gazı bağımlısı varmış.

Bize ne Amerika’dan dediyseniz, Amerika hapşırınca bizim nezle olduğumuzu unutmuşsunuz demektir. Sizin haberiniz yoksa da “Bir tıkla kahkaha kapında” sloganıyla çalışan yerli(!) şirketimiz siparişleri yetiştiremiyormuş çünkü. İnternet beceriklisi lay lay lom gençlerimiz çoktan bilmiş öğrenmişler de partilemelerin(!) olmazsa olmazı olmuş kahkaha gazı.

Siz de benim gibi bu konunun cahili iseniz avuç içine sığacak kadar minik olan bu metal tüpler yanınızda yörenizde var mı diye bir bakınıverin isterseniz. Hemen herkes ama en çok da yeni yetmeler cesur ve atak oluşlarıyla bu konularda yüksek risk altındalar ve de onlar büyüdüm sansalar da hala bizim sorumluluk alanımızdalar çünkü.

Ancak “İsteyen N2O ile gülsün, isteyen kafa bulsun, isteyen bağımlısı olsun, bana ne bundan” derseniz buradan sonrasını okumayın gitsin. Ancak internette özelikle de X’ de “Galaxy Gas” diye bir arama yapmayı ihmal etmeyin gene de. Ben de geçeyim konunun tıbbi yanına.

N2O solunduğunda öncelikle ve hızla beyni etkiler. Asıl etkisi beyni oksijensiz bırakmasıdır. Oksijeni azalan beyinde önce hafif bir sersemlik hissi oluşur. Keyif verici ve gülmeye yatkınlık yaratıcı etkisi alkol ve benzeri maddelere göre çok çabuk gelişir ama kısa sürer. Bu da tekrarlayan kullanımına neden olur. Düşük doz kullanımında bile diğer bağımlılık yapan maddelerden daha hızlı olarak bağımlılık gelişir. Doz aşımında ise oksijen kaybına bağlı koma ve ölüm gelişebilir.

Biraz daha ayrıntılandırırsak, gülme gazına maruz kalınmasının hemen ardından gelişen etkiler, hafif bir baş dönmesi ve dengesizlik, dilde peltekleşme, önlenemeyen kahkahalar, içinin kıpır kıpır olması şeklinde bir huzursuzluk, vücutta uyuşmalar, terleme ve görmenin bulanması şeklindedir. Bütün bu etkiler doza bağlıdır ama dakikalar içinde oluşur ve de hızla kaybolur.

N2O doz aşımında ise solunumun yavaşlaması, dudaklarda ve tırnaklarda morarma, kalp çarpıntısı ve ritm bozukluğu, epileptik nöbetler, bilinç bozukluğu ve koma gelişir. Bu durum acilen hastane tedavisini gerektirir ki aksi durumlarda ölüm de gelişebilir.

N2O kullanımı sürekli hale geldiğinde ise hem emilimi hem de hücreler tarafından kullanımı bozularak özellikle B12 vitamin yetersizliği gelişir. B12 azalması öncelikle ekstremitelerde karıncalanma vb. şeklinde huzursuz hisler yaratır. Bu hisler sinir sisteminin etkilendiğinin yani nöropati geliştiğinin göstergesidir. Omurilik ve kaslar da hasara uğrayacağı için özellikle ayaklarda kuvvet kaybı da oluşur. B12 düzeyi kritik seviyede azaldığında “Nöroanemik sendrom” da denilen özelikle de omurilikte kalıcı hasar yaratan önemli bir hastalık gelişir. B12 vitaminin eksikliğine neden olan diğer şeyler ve B12 eksikliği yüzünden oluşan hastalıklar buraya sığmayacağı için başka bir yazının konusu olsun.

Bu ucuz gülme gazının bağımlısı olunduğunda oluşan hasar yelpazesi oldukça zengindir. Kan basıncı (tansiyon) düşmesi, karaciğer ve böbrek harabiyeti, kalp bozuklukları, özellikle ayaklarda gelişen his ve güç kaybı hatta felçler, paranoya benzeri akıl hastalığı, bellek kaybı ve beyin hücrelerinde ölme (apoptoz) şeklinde yani ölümlerden ölüm beğen zenginliğindedir…

Gençlerin partilemesinde bizim kuşağın adını bile duymadığı bir başka nitrat daha söz konusu imiş. “Poppers” denilen ve elektronik sigara gibi tüttürülen “alkil nitritler” de zevk ve seks arzusunu artırıcı etkileri sayesinde çok modaymış. Aslında anal seks yapanların anüs gevşetici olarak kullandıkları poperslar sadece haz sağlayıcı olarak sigara gibi içilmiyormuş ki. Alkil nitratlar, oda spreylerinden oje temizleyicilere, ekran temizleyici bezlerden deri cilalayan bezlere kadar pek çok başka yerde de kullanılmaktaymış…

Kapitalizmin en büyük açmazı bütün dünya nüfusunu bir ya da birçok maddeye bağımlı hâle getirmesidir. Şeker, acı biber, çay, kahve, kola, çikolata, alkol, sigara, esrar, kokain, eroin diye uzayan listenin sonuna erişilmez oldu artık. Oyunundan kumarından, dizisinden borsasından falan geçtim, kahvenin kremasından oda spreyine, parfümünden ekran temizleme bezine kadar pek çok şeyin farkına bile varmadan bağımlısı olabiliyorsunuz.

Herhangi bir şeyden söz ederken “ben onu çok severim” diyorsanız ya da “ben hep bu markayı kullanıyorum çünkü en iyisi bu” demekteyseniz, o madde hakkında konuştuğunuzu sanırken belki de kendiniz hakkında hiç bilmediğiniz bir gerçeği kendi ağzınızla söylüyorsunuzdur, yani “o” maddeye bağımlı olduğunuzu. “O” maddeler öyle çok ve gündelik hayatımızın öyle içinde ki…

“Hiçbir şeye bağımlılığım yok” diyenlerin bile bilmeden birçok şeye bağımlı olduğu bir dünya yaratıldı çünkü. Ne diyeyim. Bağımlılıklara karşı bilinciniz açık, hayatınız gerçekten özgür olsun. Dopaminimize de aşk olsun.


20 Temmuz 2025

Yazının Facebook Sayfasındaki bağlantısı.

GERİ

 

 

  Son olarak 20.07.2025 tarihinde düzenlenmiştir.